Türk sinema ve müzik dünyasının renkli simalarından Muhterem Nur, 1932 yılında dünyaya geldi ve sanat hayatına 1950’lerde adım attı. Sinemada ezilen, mağdur kadın rolleriyle hafızalara kazınan Nur, özellikle Müslüm Gürses ile evliliğiyle de magazin dünyasının en çok konuşulan isimlerinden biri haline geldi. Sanat yaşamının yanı sıra özel hayatıyla da sık sık gündemde olan Nur’un hayatı, sanatla iç içe geçmiş zorlu bir yolculuk olarak dikkat çeker. Bu yazımızda Muhterem Nur’un kim olduğu, ne zaman, nerede ve kaç yaşında öldüğü ile ilgili yaşamına dair tüm merak edilenleri ele alacağız.
Muhterem Nur Kimdir?
Muhterem Nur, sanat ve özel hayatıyla Türk sinema tarihinin en ikonik figürlerinden biri olarak anılmaktadır. Doğum adı Olga olan sanatçı, hayatının erken dönemlerinde ailesini tanıma fırsatı bulamadan, “teyze” diye hitap ettiği bir kadın tarafından büyütülmüştür. İkinci Dünya Savaşı’nın karanlık günlerinde, hayatta kalmak için zorlu bir yolculuk yaparak İstanbul’un Eyüp semtine ulaşan Muhterem Nur, burada yeni bir hayata başlamış ve nüfus kayıtlarına Muhterem Kısa olarak geçmiştir.
Genç yaşlarda iş hayatına atılan sanatçı, Eyüp’te bir dokuma fabrikasında çalışmaya başladı. Özel hayatında bir subayla evlenen ve bir oğlu olan Muhterem Nur, sanat dünyasına adımını 1950’lerde attı. Beyoğlu’nun renkli sokaklarında gezinirken Film San Vakfı’nın gelecekteki başkanı olacak Ümit Utku tarafından keşfedildi ve ilk film teklifini büyük bir hevesle kabul etti.
1951’de “Yıldızlar Revüsü” filmi ile figüran olarak sinema sektörüne giriş yapan Nur, kısa sürede dikkatleri üzerine çekti ve “Kanun Namına” filminde adını Aysel Utku olarak duyurdu. Ümit Utku’nun önerisiyle sahne adını Muhterem Nur olarak değiştiren sanatçı, “Boş Beşik” ile başrol oyuncusu olarak ilk kez kamera karşısına geçti. 1958 yapımı “Üç Arkadaş” filmi ise onu sinema dünyasının zirvesine taşıdı.
1960’larda Muhterem Nur’a duyulan sevgi, o dönemlerde belki de sadece Türkan Şoray’ın sonradan ulaşacağı popülerliğe benzer bir seviyedeydi. Türk sinemasının duayenlerinden Âgâh Özgüç bile, Nur’un aldığı sevginin eşsizliğini “Sultan oldu ama Muhterem’in gördüğü sevgiyi göremedi” diyerek ifade etmişti.