Gerek dünyevi gerek ebedi hayata dair istek ve ihtiyaçlarımız doğrultusunda Rabbimiz (c.c)’a yakarma eyleminde bulunup O’nun lütfunu istemek bir mümine yakışır en güzel davranışlardandır. Gündelik yaşantıları içerisinde dünyevi işlere dalmış olan bir kimse, normal zamanlarında dua etmeye vakit bulamasa bile eninde sonunda O’ndan yardım isteme ihtiyacı hisseder. Başa çıkılamayacak olaylar karşısında sıkıntılı anlar yaşadıklarında ve dara düştükleri zamanlarda dua etme ihtiyacı hissederler. Bu da insan olarak her bireyin duaya muhtaç olduğunun en büyük göstergesidir. İnsanoğlu acizliğini istekleri gerçekleştikten sonra da unutsa da O’ndan başak gidecek kapı yoktur. Öyle ki bu durum ile ilgili Yüce Rabbimiz (c.c), Yunus Suresinin 12. ayetinde şöyle buyurur:
“İnsana bir zarar dokunduğu zaman, yan yatarken, otururken ya da ayaktayken bize dua eder; zararını kaldırdığımız zaman ise, sanki kendisine dokunan zarardan dolayı bize hiç dua etmemiş gibi davranır. İşte aşırı gidenlere yaptıkları şeyler böyle süslü gösterilmiştir.”
DUAYA NASIL BAŞLANMALI? DUA EDECEĞİMİZ ZAMAN…
Her konuda olduğu gibi dua etmenin incelikleri ve adabı doğrultusunda da elbette ilk ve tek örnek alacağımız kişi Sevgili Peygamber Efendimiz (SAV) olmaktadır. Dua edeceğimiz zaman duaya hangi sözlerle başlamak gerektiğini bilemeyen ya da bir türlü başlayamayan kimseler Efendimiz (SAV)’in “Biriniz duâ ettiği zaman, Allah’a hamd ve övgü ile başlasın, sonra Peygambere salât etsin, sonra dilediği duâyı yapsın!” (Tirmizi) 2) hadisini baz alarak hareket edebilir.
Dolayısıyla da Müslüman bir kimse dua edeceği zaman ilk önce Allah (c.c)’a karşı şükrünü dile getirmelidir. Daha sonrasında Sevgili Peygamber Efendimiz (SAV)’i anmalı ve sonra kendi isteklerini dile getirmelidir.